Belçika Türk Dernekleri Birliği Kadınlar Birliği ve Belçika Türk Dernekleri Birliği üye Kadın dernekleri ortak çalışmasıyla Seminer düzenledi. Psikolog Ertuğrul Taş seminere başlamadan evvel Belçika Türk Dernekleri Birliği Kadınlar Birliği başkanı Havva Elbiz hayır için kendini adamış gönüllü bayanlara teşekkür etti.
Sayın Taş’ın çalışma alanı: Klinik psikolog, Uyum projeleri koordinotoru ( Ce R.A.I.C; Yabanclar Uyum Merkezi), Leuven Universitesi fransızca konuşulan bölgede son on yıldır göç ve göç evliliği konusunda araştırmalar yapmakta. Bu konuyla ilgi kendi çalışmalarından oluşan ‘Kısmet’ adlı kitap yazdıı ve bu kitap Fransa Fransızca olarak yayınlandı.
Bu akşamki seminerde aktardığı konular kendisinin Klinikte gözlemlediği vakaalardan oluşuyor. Bu tanımlardan oluşan ‘Evlilik ve Aile’ modeli oluşturmuş:
– Türk toplumunda aile dediğimiz zaman aile modelleri nedir, ne ifade ediyor , dünden bugüne nasıl değişmiştir ve bu modellerin kendi iç dinamikleri nedir…Kendi irademizin dışında var olan olan aile modelininde içinde kendimizi nasıl buluyoruz.Bunu yönetmek bazıları için zor olabiliyor, bunu anlamaya çalışılacak.
– Evlilikleri iyi yönetmekle ilgili öneriler
Psikolog Ertuğrul Taş kendini ve seminerin içeriğini anlattıktan sonra konuşmasını Klinikten canlı örnekle devam etti. Hülya 15 yaşında orta okul öğrencisi. Otoriter ailede büyümüş ve bu sisteme karşı cıkan, anne babayı dinlemeyen, hırçın, küfürlü konuşan, okulda ve mahallede herkesle çatışmalı, hiperaktif bir genç kız. Terapiye geldiklerinde annesi kızını sakinleşmesini, sözünü dinlemesini ve kendileriyele zaman geçirmseni istiyor cünki kız hiç odadan dışarı çıkmıyor. Hülya anne ve babasına kızıyor.Sürekli kavga ettiklerini ve babasının annesine hakaret ettiğini söylüyor.Annesinin Türkiye’den geldiğini ve babasına bağımlı olduğunu söylüyor. Babaanne annesine kötü davranıyor, hatta işkence ediyor ve babasını annesine karşı kışkırttığını dile getiriyor.
Hülya etrafındaki bütün evliliklerin sorunlu hatta aşk evliliği yapan kişilerin bile üç ay sonra ayrıldıklarını ve yapancılarla da evliliklerin yaygın olduğunu söylüyor. Boşanmaların da çok masraflı olduğunu hatta kendisi evlenecek olursa önce iş bulup, araba ve evini alacağını söylüyor. Ayrılsalarda herşeyin ona kalması için kendisi evlenirken evlilik kontratı yapacağını söylüyor. Bu şekilde evde sözünün geçeceğini düşünüyor. Psikolog Ertuğrul Bey bazı gençler evlenmek istemediklerini ve bu kızın bu hikayeden tecrübe aldığını ve bir şekildede olsa evlenmek istediğini vurguladığından dolayı bu kızın geleceği ile ilgili buda positif olduğunu söylüyor. Kendisini evlemem diyerek şartlandırmadığını süylüyor, içinde yaşadığı ortam bu kızın evliliğe bakışını şartlandırmış.
Psikolog Ertuğrul Taş Hülya’nın hikayesine bakıldığı zaman bize dört aile modeli tanımladığını söylüyor: Birinci kuşak aile, Eşlerden biri Türkiye’den gelen aile, Belçika’dan Türk asıllı iki eşin kurduğu aile, karma aile ve boşanmaların çokluğu.
Belçika’daki Türk aile Modelleri:
1. Birinci kuşak aile:
Almancı ailennin gelecegi, Bir kısmı Türkiye’de kalıyor ve Avrupa’ya göç ediyor.Çoğunluğu aile birleşimi çercevesinde Avrupa ülkelerine göç ediyor, bir kısmı Türkiye’ye geri dönüyor. Bu kişlerin geleneksel yaşam tarzı iş ve aile birleşimi temel geliş nedenleri. Aile reislerinin ve büyük cocukların eğitim düzeyi düşüktür. Şu anda birinci kuşak ğöçmenler yaşlandılar ve sayıları her gecen gün azalmaktadır.Yaşadıkları zorluklar dil, din, kültür farklılıkları, ağır çalışma şartları ve bilimeyen ülke ve yabancılık korkusu. Çocuklarda ve gençlerde çok kimliklilik yada çok kültürlülük kavramı doğurmaktadır. Bu yüzden kuşaklar arasında kopukluluk ‘ birbirimize benzemiyoruz’ kavramı oluşmaktadır. Çocuk ebeveyn rolunu üstlenmektedir: eğitim ve dil öğrenme çocuğun anne ve babasına refakat etmesine sağlıyor. Erken alınan sorumluluklar zorlanma yaratıyor ve kız çocuklarının aile içindeki konumunu güçlendiriyor. Bu insanlar çocuklarına kendi bakış açılarına göre eş seciyorlar. Burada Temiz kız metaforu görülüyor.
2. Eşlerden biri Türkiye’den gelen ailelerde genellikle birbilerini tanımıyorlar. Evde ve Türk toplumunda konuşulan Türkçe oluyor. Türkiye’den gelen gelinlerin genel olarak çalışma projesi yok ve finansal olarak kocasına bağımlı kalıyorlar, damatlarda karısına bağımlı kalıyor. Dışardaki işleri kadın idare ediyor. Yaşadıkları zorluklar iki farklı ülkede yetişmekten kaynaklanan zihniyet farklılığı, dilde incelik ve anlaşma sorunum Türkiye’den gelen eşin samimiyetinden ve sadıklığından süphem kadında objeleşme duygusu: pasaport yani kağıt parçası olma duygusu, Türkiye’den gelen gelen eşin hayalş kırıklığı yaşaması, Aileden kopma, Erkek ailesi baskısı, Erkeğin göçü ve evlilik yönünün tersine dönmesi erkek ve kadında cinsiyet kimliğini etkiliyor.
3. İki eş Türkiye’den olan aile, gençler kendi yaşam alanlarında birbirlerini tanıma fırsatı buluyorlar ve kendileri evlilik projelerini taşıyorlar.
Aile Hayatı na bakılınca iki eş kendi ülke dilini kullanıyorlar, eşler otonom, ailenin kurumlarla olan ilişkileri ve çocukların okul refakatı paylaşıyorlar. Gençler aynı zihniyeti paylaşıyor. Asynı sosyal ortam ve arkadaşları paylaşıyorlar. Bu evlilik şeklinin zorlukları olduğu düşünülüyor ve herkezi korkutuyor: İki eşin ailelerinin Belçika’da olmaları ve çift hayatına müdahele edilmesi, göçten doğan kadın ve erkeğin batılaşmış düşünülmesi, evde flamanca konuşulması ve ana dilllerin konuşulmaması ve öocuklarına aktaramama, Türkiye’den Türk kültüründen kopma riski, çatışma ve boşanma çokluğu.
4. Karışık evlilik ‘Mixte’ evlilik: Eşler tarafından aşk evliliği olarak tanımlanıyor. Başka kültürlere açılma, zenginlik olarak görülüyor. Evlilik öncesi birliktelik ve cinselliği yaşama imkanı veriyor. Aşler kolayca iş bulabiliyor ve Belçikalı eş tarafından kadının otonomisine ve çelişma hayatına karşı duyarlılık avantaj olarak aktarılıyor. Bu evliliği aileler istemiyorlar ve desteklemiyorlar. Bu evlilik eşler için ailelerden kopma rizki taşıyor. Evde Flamanca komuşululuyor ve kendi dilini kaybetme riski taşıyor. Din ve Kültür farklılığı çocukları olumsuz etkiliyor. Hem iki tarafın ailesi arasında hemde eş ve ebevyn arasında iletişim problemi oluyor.Deger çatışmaları yaşanıyor ve bazı genelekleri ve dini değerler yaşanamıyor. Avrupalı kadının otonomisi aileleri rahatsızlık veriyor.
5. Tek ebeveynli aile ise çoğunluğu anne ve çocuklardan oluşan tek ebeveynli ailelerde artış gözlemleniyor.
İki tane kadın profili var: Göçten çıkmış kadın ve Evlilik Türkiye’den gelmiş kadın. Bu kadınlar ailelrini yöetmeleri farklı oluyor. Ailesi varsa onlardan destek alıyor, sosyal çevresi olmalarından dolayı hayatına kolayca yönetebiliyor. Cocuklarını kendileri büyütüyorlar, çok küçük evde oturuyor. Kadınlar az parayla geçiniyor, çocuklarını okul derslerinde yardim edemiyor ve en çokta cinsel tacize kalan Türkiye’den gelen kadın oluyor.
6. Sonradan birleşmiş aile: Türkiye’den gelmiş, eşlerinden boşanmış ve kendi aralarında evlenmiş çift ve ailesi. Belçika’da yetişmiş eşlerin kendi aralarında ikinci evlilikleri yada karma evlilikleri. Eski eş, Çocuklar, maddi konularda sorunlar yaşıyorlar, ikinci üçüncü evlilikler oluşuyor.
7. Eşcinsel çift toplumda ışlanma sebebi oluyor, ölüm tehditi, psikiolojik şiddet ve cinayet gibi durumlara maruz kalıyorlar. Klinik çalişmalarda eşcinsellerin cinsel kimlik tercihlerini sakladıklarını gösteriyor. Kendş aralarında birbirlerini tanıyorlar ve kendi cinsel hayatlarını yaşıyorlar
8. İlticacı aile birinci kuşak ailenin özelliklerini taşıyorlar. Bu aileler burada çok dram yaşıyorlar. Yasanın değişmesiyle beraber iltica kamplarında veya tek odada yaşamak zorunda kalıyorlar. Anne ve babalar otoroterılerını kaybetme riski taşıyorlar. Çocuklarının karşısında aşağılanıyorlar: parasızlık,kuruma bağlılık.
Mutluluk önerileri:
Evlilk kişini kendi projesi olmalı, çift eşlerin aileleri içindeki konumunu ve sınırlarını tanımlamak ve çifte saygı duymak, eşler karşılıklı olarak birbirlerine saygılı olmalıdır ve karşılıklı rollerini tanımalıdır. Karşıdakinin ailesini saygı duymalıdır. Eşlerin arasında saklı gizli olmaz demek doğru degildir demek doğru değildir. Kişiye güven kurmak lazım. Her ailede ne kadar ‘biz’ olarak görülen bir ünite olsada her eşin kendi kişiliği oldğunu bilmek ve buna sayğı duymak gereklidir. Şiddet çeşitlerini bilmek ve kendini ve aileyi çiddetten korumak gereklidir.Psikolog Ertuğrul Taş özellikle psikolojik şiddeti en zararlı şiddet olduğunu bildiriyor.Birini vurar kırarasınız ve o kişi şiddete uğradığı bilir ama psikolojik şiddet en zararlı olanıdır, şiddettir en kalleş olanıdır, şiddete uğrayan çok ağır tranvalar geçirir. Geriye dönüş olmayan psikolojik hasarlar açar. Bunu yapan bilinçli ve derin derin uygular. Şiddete uğrayan kişinin kimliğini kişiliğini alt üst eder, kedine güvenini kaybeder, ortadan kaldırır, biryerden sonra insan içini boşaltır ve o insan kedini bir boş teneke gibi hisseder. Insana aşağılamak, küfür, sen hiç bir işe yaramazsın demek veya cinsel olarak erkekmisin kadınmısın demek karşıdaki insanı mahveder. Bunu yapmamak gerek.
Evlilikte uylması gereken bazı kurallar vardır: Bunlar Aile içi iletişim, duyguların paylaşılması (sevgi dili), çocukların geleceği ile ilgili ortak kararlar alabilme,sorumlulukların paylaşılmasıl, ekonomik kunularda mutabakata varma, güç ve otorite savaşları, cinsellik, boş zamanları birlikte ve kaliteli geçirmek…
Sonunda soru cevap olarak devam etti. Belçika Türk Dernekleri Birliği olarak herkesi 28 maart 2013 tarihinde yapılacak semineri davet ediyoruz.
Üye derneklerimizden FatimatuZ-Zehra İlim ve Hizmet Vakfı cuma 25 ocak 2013 tarihinde Aile ve evlilik semineri düzenleyecektir. Araştırmacı Yazar ve Aile danışmanı Asiye Türkan daha başarılı evllik üzerine konuşma yapacak. Ayrıca 26 ocak 2013 tarihinde olusturulan Evliliğe Hazırlık Okulu tanıtılacaktır.
Tarih: 25 Ocak 2013
Yer: Casino Modern
Adres: Andre Dumontlaan 2, 3600 Genk
Giriş: ücretsiz
Başlama ve Bitiş tarihi: 26/01/2013-08/06/2013
17-30 yaş arası Erkek ve Kızlara yöneliktir.
Dersler ayda bir sefer Cumartesi günleri ve toplam ders süresi 6 ay